St. Petersburg...
Rusya’nın Moskova’dan sonra en büyük şehri olan St. Petersburg,
Rusya’nın kültürel merkezi olarak da tanımlanabilir. Çar I. Petro tarafından
kurulan şehir, ilk başlarda Petrograd, daha sonra Leningrad ve en sonunda Sankt
Petersburg olarak adlandırılmıştır.
Yaklaşık 5 milyonluk nüfusa sahip St. Petersburg, aynı
zamanda dünyada en çok müzeye sahip olan şehirdir. Dünyaca ünlü Hermitage
müzesi de St. Petersburg’da bulunmaktadır. St. Petersburg çikolatadan, votkaya
aklınıza gelebilecek her şeyin müzesini bulabileceğiniz ve kendinizi masal bir
kentte hissedebileceğiniz nadir yerlerden bir tanesidir.
St. Petersburg’da da ulaşım Moskova’da olduğu gibi metro ile
yapılmakta ve Moskova kadar olmasa da gayet geniş bir metro ağı ile şehrin her
yerine ulaşmak mümkün olmaktadır. Kültürel başkent olarak sayılmasından dolayı
her yerde İngilizce tabelalar ve açıklamalar bulmanız şehri gezmenizi
kolaylaştıracaktır.
St. Petersburg’da gezip görebileceğiniz o kadar fazla yer var ki sabahtan akşama kadar gezmeye hazır olmalısınız. Hermitage Müzesi buraya gelen turistlerin ilk uğrak noktarından biridir. St. Petersburg’un en önemli caddesi ise Nevski Caddesidir. Nevski Caddesi üzerinde yürürken, sağınızda ve solunuzda gezebileceğiniz bir sürü önemli nokta bulunmaktadır. Bu cadde üzerinde bulunan Sıçramış Kan Kilisesi ve Kazan Katedrali de mutlaka görmeniz gereken yerler arasında.
Doğunun Venedik’i olarak da adlandırılan St. Petersburg’da
Neva Nehri üzerinde bir tekne turu yapmanız da şehri en güzel haliyle görmenize
imkan tanıyacaktır. Eğer şehri yukarıdan görmek isterseniz gitmeniz gereken yer
ise St. Isaac Katedrali olmalı. Katedralin hem içerisini gezmeniz hem de en üst
noktasına çıkarak şehri panaromik olarak görmeniz mümkün.
St. Petersburg’a kadar gelmişken şehirden yaklaşık 1 saat uzaklıkta bulunan Petergoff Sarayı ve Bahçelerine gitmeden buradan ayrılmayı aklınıza bile getirmeyin. Çar I. Petro’nun eşi Katherina için yaptırdığı bu yazlık saray ve bahçeler St. Petersburg’un en özel noktalarından biri. Çar I. Petro’nun görkemin ve ihtişamın sınırlarını zorladığı bu yapıda özellikle bahçeleri anlatmak imkansız. Fin Körfezinde bulunan bahçelerde yaklaşık 150 fıskiye ve 3 şelale bulunmaktadır. Bu meşhur fıskiyelerin en önemli özelliği ise hiçbir mekanik yapı olmadan sadece doğal basınçla çalışıyor olmalarıdır. Bahçelerin içerisinde bulunan Petro heykelinin etrafında heykele bozuk paralar atan bir sürü insanla karşılaşırsanız şaşırmayın. Çünkü inanışa göre Petro heykeline attığınız bozuk paralar geri düşmez ise bu St. Petersburg’a tekrar geleceğiniz anlamını taşıyor. Kolay sanmayın, gayet zor.
Kısacası St. Petersburg mutlaka görmeniz gereken şehirlerden bir tanesi. Gitmeye karar verirseniz ve sorularınız varsa yorum olarak bırakabilirsiniz, cevap vermeye çalışırım. Şimdiden iyi eğlenceler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder